Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

1 Mart 2013 Cuma

Küba

2010 yılında Küba'dan döndüğümde ben artık sıkı bir Orta ve Güney Amerika hayranıydım.
Ömrüm boyunca hiç bir mitinge katılmamış, duvarlara yazılar yazmamış, polis tarafından kovalanmamış, cop yememiş, sanık sandalyesine hiç oturmamış biri olarak bu hayranlığımın sebebini, Küba'nın beni niye bu kadar etkilemiş olduğunu hâlâ bilmiyorum.

Acaba.....

Halkın Che'ye olan inanılmaz sevgisi, Castro'nun dayanılmaz liderliği, Amerika'ya kafa tutuşu mu,




yoksulluğun bu kadar renkli, neşeli, danslı, müzikli ve içkili olabileceği mi...







İnanılmaz güzellikteki binaların yirmi metre karelik odalarında yaşanılan hayatlar mı;








arabalar mı....







Eğitim sistemi mi, okul ve sağlık hizmetleri mi..






Bir Mayıs törenlerinin çoluk çocuk, yaşlı genç insanlar tarafından benimsenip aynı anda aynı coşku heyecan ve keyifle kutlanması mı...








Geçmişlerine hâlâ bağlı oluşları, yıllar evvel Amerika'da tutuklanan beş vatandaşlarının resimlerini, afişlerini duvarlara asan, bir gün geri  döneceksiniz çığlıkları mı, yoksa inançları mı...



Daikiri mi, yoksa Mochito mu, yoksa Rumlu kokteylleri mi.... puroları mı.....












Bunların hepsinin ufacık bir ada parçasında toplanmasının yanı sıra rehberimiz Deniz Yalav'ın derya umman bilgileri, esprili anlatımı mı??


Canımı sıkan şeyler olmadı mı??
Özellikle bir tanesi fazlasıyla.... Seks turizmi. Ancak eşcinsel bağlamda. Hiç kimsenin cinsel tercihlerini kendi seçimleri olduğu sürece yargılayacak değilim. Ama işin içine para girdiği vakit kendimi kötü hissediyorum.
Yılan gibi, gencecik, yakışıklı oğlanların +65 yaşlarında Avrupalı erkeklerin yanında sırf para uğruna elele, kol kola görünce, içimden o Avrupalı adamı tepelemek geldi. Kapitalizmin en acı tarafı uğramış adaya.

Castro'nun herşeyi elinde tutmasına sinirlendim. Bir metre kare toprak ekemiyor halk. Fakat ülkeye yeni gidip dönenler bunun da yavaş yavaş değiştini söylüyorlar.

Canımı sıkmayan, ama bana ilginç gelenler.... Havana'daki otelimizde bir oraya varışımızda, bir de ülkeden ayrılışımızda konakladık. İlk vardığımızda, her otel odasında olan kalem ve minik kağıt blokları son konaklamamızda yoktu:)) Alacağınızı almışsınız, yeter demişler.....

Tuvalet kağıtları... galiba artan zımbara rulolarını kullanıyorlar!!! Gidecek olanlar, yanlarında mutlaka gezi boyu ruloları beraberlerinde götürsünler!!!

Bueno Vista'nın uluslararası başarısından sonra her Kübalı, yememiş, içmemiş bir CD çıkartmış. Zaten üç kişi bir araya gelince hemen çalıp oynamaya başlıyorlar. "Konser" sonrasında da, ya CD'sini almak zorundasın, ya da bir bahşiş bırakıyorsun. Biz bahşişi tercih ettik.








Yemekleri çok lezzetli. Balık çeşitleri, kabuklular, her türlü et bulmak olası. Ben içki fotoğraflamaktan aklıma yemekleri de karelemeyi getiremedim açıkcası.

Şartları ne olursa olsun... ben Küba'ya aşık oldum. O kadar yolu göze alıp tekrardan gitmeyi arzuladığım tek ülke.








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder