Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

14 Ağustos 2018 Salı

Kazbegi, Zirveye Bakış

2017 yılı Haziran ayında yapmış olduğumuz Gürcistan/Ermenistan gezimizin Gürcistan topraklarındaki son ayağı olan Kazbegi'ni yazmakta nedense çok geç kaldım. Bütünlüğü içimde kaybettim maalesef. Ancak bu güzel bölgeyi anlatmasam çok şey eksik kalacaktı. Hadi bakalım deyip başlıyorum.

Gürcü Jvari Geçidi. 2395 metre yüksekliği olan bu geçit, adını 19. yüzyılda Gürcistan'ın Rusya tarafından ilhakı sırasında Büyük Kafkasya'dan ülkeye bu geçitten girmiş olan Rus ordularından alır. Son derece keyifli bir yol. Bu bölge aynı zamanda fiziksel olarak Avrupa topraklarında bulunuyor. Bulut kümelerinin arasından gözüken manzara olağanüstü. İrili ufaklı yerleşim bölgelerinden geçiyoruz. Ülkenin en büyük kayak merkezi de burada konuşlanmış.Yolda belirli aralıklarla tüneller gördük. Kışın ağır günlerinde, yağan kar o an üstünden geçtiğimiz yolu kapadığında trafiği tünellere yönlendiriyorlarmış. Pratik ve akılcı bir yöntem.
Aniden bir dönemeci dönünce karşımıza çıkıverdi. Burada bir fotoğraf molası lütfen.


Sovyetler tarafından yapılmış.


Rusya Ana, çocukları olarak gördüğü Gürcistan ve Ermenistan'ı koruması altına almış.



Bulutların arasından manzara.




Çok çok güzeldi.


Kazbegi'nde Trinity Gergeti Kilisesi tepede kendini gösterdi. Yapım tarihi 14. yüzyıla dayanıyor.



Kazbek Dağı Büyük Kafkaslar'ın en yüksek doruklarından biri. Lav kalınlığı 33 metreyi bulan çift konik biçimli sönmüş bir yanardağ. Yüzeyini örten buz tabakalarından Terek Nehri'nin kaynakları doğar. Alçak yamaçları Alp tipi çayırlarla kaplı. Bu dağ, Puşkin ve Lermontov'un şiirlerine de konu olmuş.


O kadar yer gezdim, burada konakladığımız otel kadar beni etkileyeni olmadı. Kazbegi Rooms Hotel. Uzaktan ilk gördüğümüzden, yangından yeni çıkmış burası diye düşünmeden edemedim. Tamamı isli ahşapla kaplı. Bir kutu yanmış kibriti yanyana getirmişler ve sanki otel olmuş gibi...  Erken teşhis, önyargı...


Her yer ahşap. Gördüğüm en büyük lobide gördüğüm en büyük lobi kütüphanesi.





Odalar da bir başka alemdi.



Odamdan önümde uzanan manzara.


Lobinin açık bölümü.


Yan odaları sizden ayıran demir teller.. Yerler de ahşap.

Akşam yemeğini açık büfe olarak alıp ertesi güne hazırlanmak üzere odama çıktım.

4x4 araçlarla kiliseye çıkacağız.


Yol çok kötü. Neyse ki mesafe fazla değil. Ne olursa olsun, tırmanıldı tabii ki.

Kilise uzaktan da, yakından da çok ihtişamlı ve öylesine fotojenik ki, fotoğraf makinesini bir an için bile gözünden ayıramıyor insan.



O bir yalnız çoban mı, değil mi??








Boşuna bir başyapıt denmemiş.


Yukarıdan aşağıya bakış.


Keyfim ve ben, fotoğraflamadan geçemedim.




Son kareleri de çektikten sonra geri dönüp Tiflis'e doğru devam ediyoruz.
Rotamız daha sonra Ermenistan olacak.


Bu kadar kapsamlı bir Gürcistan gezisi yaptığım için çok mutluyum. Ülke beni şaşırttı. Kule evleriyle Ushguli ve Kazbegi gezinin parlayan yıldızlarıydı.

İyi kalın, sağlıkta kalın.