Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

15 Şubat 2017 Çarşamba

Avrupa'nın Siyah Kuğusu; Prag

Bir daha Prag'a ayak basmam, hele ki Noel öncesi asla. Avrupa'nın en fazla turist alan şehri. Kalabalıktan yürünmüyor, fotoğraf çekilmiyor, yemek yenecek yer bulunmuyor, bulunsa bile garsonlar bir türlü sizin siparişinizi alamıyor.

Kalabalığa bir de kentlilerin meydanlara el kadar köpekleriyle çıkması, öz çekim yapan kızların aynı dudak büküşüyle karelerce fotoğraf çekmeleri canımıza tak dedirtti gerçekten de.

Prag halkı da mutsuz. İnsanlar evlerine rahatça girip çıkamıyor, dükkan sahipleri kazara bir adres sorduğunuzda neredeyse üstünüze yürüyorlar. Taksi şoförleri tarafından sürekli olarak kazıklanmak da cabası.

İşte 3 günlük Prag gezimizin genel özeti böyle. Ben 5 yıl önce ilk geldiğimde şehre bayılmıştım. İyi bol bol fotoğraf çekmişim dedim kendi kendime. O zamanlar dolaştığımız ara sokakları bile bulamadım...

Biz de önümüze çıkan müzelere girip çıkmata, Prag dışındaki yerleşimlere gitmekte bulduk çareyi.



Ufak bir Noel pazarı.


Bu kadar klasik bir şehirde de modernizm boy vermeye başlamış.  Teknolojinin, yeni gelişimlerin önlenmesi artık çok zor.



Meşhur kapısı. Önünde nöbet tutmadım ama göreceli bir boş halini yakalayabildim.


Şehrin kırmızı çatılarını oldum olası çok sevmişimdir.


Sokak arasından bir detay.




Şehirde en etkilendiğim yer Musevi Mezarlığı oldu.


Gestapo ile hiç ilgisi olmayan bu mezarlık, zamanında Musevilerin sadece buraya gömülmelerine izin verilmesi sonucu ortaya çıkmış.


20.000 Musevinin gömülü olduğu biliniyor. Yeterli alan olmadığından üst üste yığılmışlar.


Daha sonraları, Musevi cemaatleri tarafından mezar taşları ortaya çıkarılmış.


Kırık dökük yüzlerce mezar taşı oraya buraya serpiştirilmiş.


Ziyaretçiler, geldiklerini anlatmak için minik taşlar bırakmışlar.



Gerçekten de çok etkileyiciydi.


Yaşam devam ediyor.









İlk gelişimde bir türlü göremediğim "Dans Eden Binalar".


Bir kapı detayı.


Sert Prag'lılardan beklenmeyecek hoşluklar da çıkmış.

Avrupa'nın bu Siyah Kuğusunda toplam 3 gün kaldık, ama ancak 1.5 günü şehirde geçirebildik. Dönüş günü geldiğinde arkadaşım da ben de geri döneceğimiz için çok mutluyduk. Prag ikimiz için de bitti. Belki de yanlış zamanda gittik, ama söylenen şehrin Şubat ayı hariç hep çok kalabalık olduğu.

Diğer yazıma kadar iyi kalın, sağlıkta kalın.

10 Şubat 2017 Cuma

Dozza Kasabası

Ocak 2017 sonunda 4 günlüğüne bir arkadaşımla Bolonya'ya gittim. Hep yaptığımız gibi, gezimizin 2ci günü şehrin dışına çıkıp farklı yerleri de gördük. İşte onlardan biri de Dozza oldu.

Nasıl gideriz diye araştırırken, trenin olduğunu, ancak merkeze kadar gitmediğini, indiğimiz andan itibaren epey bir süre yürümek zorunda kalacağımızı, ve arada herhangi bir ulaşım aracının olmadığını anladık. Biz bunun üzerine otelin ayarladığı bir araçla gidip geri döndük.

Dozza Bolonya şehrinin güneyinde yer alıyor. Arabayla 45 dakikada ulaşılabilen bu minicik kasabanın en büyük ve tek özelliği boyalı duvarları. Belediye 2 yılda bir duvar boyama sanatçılarını davet edip büyük bir festival düzenliyor. Ortaya çıkan da olağanüstü görüntüler oluşturuyor.

Almanya'daki Neubeuern kasabasındaki boyamalar genelde çiçek üzerineyken, burada bir sınırlama getirilmeden her şey resmediliyor.

Birbirine bağlanan 2 "ana cadde" üzerinde sıralanmış her duvar, her ev iğne oyasıyla işlenmiş sanki.



Kasabanın girişindeki kale o bölgeye özgü "şişman" kuleden oluşuyor. Yerleşim yerine göre oldukça büyük sayılır.


Her eserin altında, yapanın adı ve yapılış tarihini belirleyen bir plaket var.





Bu eser kasabanın en tanınanı. Hangi blogu okusanız, ilk karşınıza çıkan bu kapı oluyor.


Ayak detayı.


Ahşap heykel



Her boş alanı değerlendirmişler.


Üçleme


Kapılara doyamam.


Evin girişi; bir tabure; bir posta kutusu ve bir kağıt poşet. Hayal gücüm poşette ekmek olduğunu söylüyor.


Duvarda ölü doğa. Neden olmasın, o da bir çeşit tuval.


Masa saksılar için kullanıyor; her halinden belli. Kahveni elinde tutabilirsin.


Seni seviyorum.....


Devasa boyutta bir kuş.


Hoş bir kadın... Bir evin girişinde.


Dümdüz, sapsade.


Az güzeldire bir örnek daha.


Pastel morlar, sarılar, eflatunlar.


2 caddenin birleştiği noktacık.


Bu da benim favorim. Yaratıcılığa şapka çıkardım. Sanatçı iyi uğraşmış.


İtalya'da katlara çıkan su borularını çok çok sevdim.


Dikkat kedi... Niye köpek değil ama....


Dragon bir duvarı baştan başa kaplamış. Rengarenk.

 Ana cadde!!


Dragonda detay.





Bunu da çok sevdim.


Kale varsa, surlar da olacak tabii ki.


64 numarada cam süsleme. Neden olmasın?


Ah bu kavisler, taş kaplama sokaklar




Acaba atladığım bir köşe, bir başka resim var mı diye 2 kere de dolaşsanız bile, eni topu 1.5 saatte işiniz bitmiş oluyor. Kahve kokusunu takip ettiğinizde bir sütunun arasına gizlenmiş pastahaneye ulaştınız demektir. Yemyeşil vadiye bakan salonda içeceğinizi yudumlarken, en az 80 yaşında, pembe tayyör giymiş şapkalı bir hanımefendiyle karşılaşabilir; yaş ortalamasının +100 olduğunu gözlemleyebilir, mutlu olursunuz.

İyi ki gittim, yaşadım, gördüm dediğim bir başka yerdi Dozza.

İşimiz umduğumuzdan da erken bitince bulunduğumuz yere en fazla 20 dakikalık mesafede bulunan Faenza kasabasına da uğrayalım dedik. Oranın da mezarlığı çok ünlüymüş.

Gerçekten de hayatımda bu kadar büyük, bakımlı bir yer görmemiştim. Galeri, galeri ve galeri... Sütunlar dahi gömüt olarak kullanılmış. Asıl görmek istediğim bölüm 2. Dünya Savaşı sırasında hayatlarını kaybeden İtalyan askerlerin gömülü olduğu bölümü gezmekti, ama bulamadık. Bizim italyancamız derdimizi anlatmaya yetmedi.



Mezarların bir kısmı yukarıdakiler gibi süslemeli, heykelli aile mezarlarıyken...



büyük bir bölümü küllerin konulduğu bölümler halinde kullanılmış. Büyüklüğü  beni çok etkiledi.


Bir asır yaşamak nasıl bir şey acaba....



Giriş kısmı bile etkileyici. Sanki Coloseum'a giriyorsun.... Sütunlar, kavisler...


Bölümlerden bir tanesinde gözüme ilişenler.

Böylecene yarım günde 2 yer görüp tekrardan Bolonya'ya geri döndük.

Faenza es geçilebilinir, ama yolunuzu Dozza'ya düşürmeye çalışın, pişman olmazsınız.

Diğer yazıma kadar, iyi kalın, sağlıkta kalın.