Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

28 Mart 2013 Perşembe

Arjantin&Şili, Horn Burnu, Wulaia Körfezi, 21 Mart 2013

Dün Ushuaia'dan demir aldıktan kısa bir süre sonra geminin en üst katındaki salonda Kaptan'ın malum Kokteyli vardı.

Komando giysilerimizle oradaydık. Nerdeyse herkes bizim gibiydi. Bizim gruptan bir kaç kişi "coctail dress"lerini giymişti de, durumu kurtardık.



İçkilerimiz içildikten sonra bize bir saate yakın adalara çıkarken kullanılacak olan Zodiac botlarla ilgili geniş ve detaylı bilgiler verildi. Videolar izletilindi. Herkes de anladı... Nafile çaba!!!!

21 Mart sabahı, saat yedide tam tekmil giyinmiş olarak yukarıdaki salonda yerimi aldım. O kadar tam tekmil ki, şapkam, eldivenlerim, can yeleğim giyilmiş ve hatta en son kopçasına kadar bağlanmıştı. Ama ama ama benimle çok alay ettiler:)) Aman da ne güldüler halime.. şakır şakır fotoğraflarımı çektiler. Henüz elime ulaşmadığından  paylaşamıyorum.  İlk fırsatta burada yerini alacaklar ama.

Bu botlar on üç kişilik. Bizleri de o kadar sayılık gruplara ayırdılar. Her grubun başına da bir rehber verdiler; marş marş aşağıya indik. Mission Possibile!!! Aşağıya inildiğinde herkes yeleğine takılmış kamara numarasını bir tahtaya astı.

Son derece dingin bir denizde kapkara Zodiac'lar gemiye yanaşıyor; sırayla sana yardımcı olan rehberin koluna öğretilen şekilde sarılıp, önce sol, sonra sağ ayakla Bismillah oynak şeye binip hemen kenarlarına çöküp, ayağa kalkmadan o kenardan kayarak taaa ucuna kadar gidiyorsun. Bu işlem bir sağlı, bir sollu oluyor. Mission Completed!!! Mutlu, mes'ut teknenin burnu havada Horn Burnu'nu keşfe gidiyoruz. Heyecan dorukta:))



Karaya ayak basışta da aynı yöntem geçerli. Ancak, bu sefer azıcık suyun içine de girme olasılığın var. Bence can havliyle bunu da başardık.

Şimdi keşif için yüz altmış bir basamak çıkacağız... Söylenmiyoruz.. Adamlar buraları keşfetmek için kaç binlerce ölü bırakmışlar... Bize keyfini sürmek kalıyor. Susalım ve tırmanalım.

Dilim damağıma yapıştığından tırmanma kısmından sadece tek fotoğraf var.



Bu arada, grupta kız arkadaşıyla tura katılmış olan ciddi komik bir adamcağız var. Bu bölgelere üçüncü gelişiymiş. Bu sefer katılmasının en önemli sebebi penguenleri görmekmiş. Halbuki penguenleri son gün göreceğiz.... Bu ikisi kavga etmeye başladılar. Adam, hani penguenler diyor, kadıncağız, ay ne yapayım, programı üçüncü sayfadan okumuşum diyor. Sonunda adam, tuvaletlerin önünde yere konuşlandı, ve biz geri dönene kadar da yerinden kalkmadı. Homur homur homur:)

Tırmanmaya başladık ama, hava da bir acaipleşmeye başladı. Bir rüzgar bir fırtına... Yerimizde durmakta zorlanıyoruz - abartmıyorum.

O basamaklar nihayet bitti. Ve karşımıza bu denizlerde hayatını kaybeden on bin denizci anısına yapılan Albatros biçimindeki heykele vasıl olabildik.


Burayı fotoğrafladıktan sonra, biraz geride kalmış olan o ünlü, her yerde fotoğrafı bulunan deniz feneri de gezilecekti. Ama hava da iyice bir sertleşti mi ne????

Ve rehberimiz müjdeyi veriyor: Kaptandan telsizle mesaj gelmiş, deniz kabardığından acilen geri dönülecekmiş.

Peki.

Onca basamak rüzgara karşı inildi. Nasıl indik, bilmiyorum. Tuvaletin önünde konuşlanmış grupdaş alındı. Zodiacların beklediği yere varıldı.

Ve ilk dalga....

Önümü göremiyorum.... gözlüğüm sırılsıklam... fotoğraf makinem... objektifim... nerdeyim, ben kimim...

Bota kendimi bir attım. Hani kayarak yerimize geçecektik, değil mi... herkes ayakta!!! Can derdine düşmüş... Yanındakine sarılmış.. Rehber avaz avaz. Bizler de öyle ama.

Bir şekilde doluştuk, oturduk yerlerimize ve bot hareket etti. Arkası batıyor, önü çıkıyor; veya tam tersi. Hepimiz donumuza kadar ıslandık. Hiç farkında olmadan bir taraftan arkadaki halata tutunurken, diğer taraftan yanındakinin elini tutanlar, neler canım......



Bu fotoğraflar tabii ki gemiye ayak basılıp yer öpüldükten sonra çekildi:)) Sevgili Ahmet Arıman, denizden özür dilenmez, demişti; ne lafmış ama.

Bu arada, inerken aşağıya bıraktığımız oda numaralarımızı almayı unutanlar... geride kalıp kalmayan olduğunu oradan takip ediyorlar... Anonslar... koridorlarda asılı turuncu can yelekleri..

Kamarama çekildim ve çekildim.. Bir daha da çıkmadım. Gemi yolculuğunu sevmiyorum. Nokta...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder