Evet, gelmiş geçmiş en büyük heyecan dalgasıyla Atatürk Havalimanı'nda uçağın Paris'e kalkmasını bekliyorum.
Paris'e iner inmez Ayşe ile ilk işimiz gaz odasını bulmak oldu. Pek bir salon salomanjeymiş... Neyimize yeteceğini sandık, belli değil, sıkı bir depolama yaptıktan sonra......
gece yarısına doğru uçağa bindik. Net 13 saat 11 dakika havada kalacağız. Yanımda nereli olduğunu bilemediğim bir adam var. O da benim nerden geldiğimi bilmiyor; ağzımızı açıp ikimiz de tek kelam etmedik.
Tam vaktinde havalandı uçak. Ve ben kalktıktan on dakika sonra gözümü bantlamış, ve uyuma pozisyonuna geçmiştim bile.
Gözümü açtığımda inişimize iki saat kadar bir süre kalmış. O kadar saat oturmaktan ve uyumaktan uyuşmuşum. Bir de sürekli sallandığımızı hissettim.
Tam denilen saatte Buenos Aires'teyim. Tepeden görüntü, çok büyük bir şehir.. düzenli bir şehir olduğu.
Üstüne geçirilmiş üniforma kişiye garip bir üstünlük duygusu veriyor galiba. O polislerin gereksiz kabalığı.. O kadar ki, son evrede kadın polis ispanyolca, ben türkçe konuştuk.... bir gün sınır dışı edileceğim!!!
Grup toplanır toplanır toplanmaz hemen şehir turuna geçtik. Cumartesi olmasına rağmen sokaklar boş. Trafik mantıklı. Hava sıcak!!!
Şehir beni çarpmadı. Moda deyimle, elektrik alamadım:))
Ama aşağıdaki resim beni çok etkiledi....
Bizdeki Cumartesi Anneleri gibi burada da Perşembe Anneleri var.İhtilal ve devrimlerde yitirdikleri çocuklarının peşinde olan kadınlar.
Casa Rosada, Hükümet Binası'nın önündeki alanda toplanırlarmış.
Hükümet bu kadınların meydanda, bir dairenin dışına çıkmalarına izin vermiyor. Ve bulunmaları gereken yeri belli etmek amacıyla da bir üstteki çizimi meydana belli aralıklarla çizmişler. Dikkat ederseniz, baş örtülü kadın görürsünüz.
Aşağıdaki fotoğraftan çok etkilendim. Mayo Meydanındaki Katedralin sütunlarının arasına konuşlandırılmış bir evsizin "evi"....
Görülen Garfield, bir saat... Şaka gibi... Kara mizahın ta kendisi.
Aynı meydanda bir satıcı.....
9 Temmuz Bulvarında Messi'li THY afişi
Sonraki istikamet La Boca mahallesi.... Renk mi, müzik mi, cıvıltı mı... işte orada.... Ama çantalara pür dikkat etmek gereken de bir yer.
Evleri renkli tenekelerle kaplamışlar. BAYILDIM. Bir de her mekanın camlarından dışarı fırlamış Eva'lara, Maradona'lara BİTTİM...
2.Liman diye adlandırılan bölgede bulunan La Bistecca'da inanılmaz lezzetli ve değişik yemeğimizi yedikten sonra............
Hilton Oteli'nin camlarındaki yansımaları fotoğraflayıp.....
Günün son durağı olan Recoleta mezarlığını gezdik. Buna çok benzer bir başka mezarlık daha gezmiştim de, neresi olduğunu çıkaramıyorum...
Ve Evita Peron'un sadeler sadesi mezarı....
Yarını, yarın akşam yazacağım.......
Paris'e iner inmez Ayşe ile ilk işimiz gaz odasını bulmak oldu. Pek bir salon salomanjeymiş... Neyimize yeteceğini sandık, belli değil, sıkı bir depolama yaptıktan sonra......
gece yarısına doğru uçağa bindik. Net 13 saat 11 dakika havada kalacağız. Yanımda nereli olduğunu bilemediğim bir adam var. O da benim nerden geldiğimi bilmiyor; ağzımızı açıp ikimiz de tek kelam etmedik.
Tam vaktinde havalandı uçak. Ve ben kalktıktan on dakika sonra gözümü bantlamış, ve uyuma pozisyonuna geçmiştim bile.
Gözümü açtığımda inişimize iki saat kadar bir süre kalmış. O kadar saat oturmaktan ve uyumaktan uyuşmuşum. Bir de sürekli sallandığımızı hissettim.
Tam denilen saatte Buenos Aires'teyim. Tepeden görüntü, çok büyük bir şehir.. düzenli bir şehir olduğu.
Üstüne geçirilmiş üniforma kişiye garip bir üstünlük duygusu veriyor galiba. O polislerin gereksiz kabalığı.. O kadar ki, son evrede kadın polis ispanyolca, ben türkçe konuştuk.... bir gün sınır dışı edileceğim!!!
Grup toplanır toplanır toplanmaz hemen şehir turuna geçtik. Cumartesi olmasına rağmen sokaklar boş. Trafik mantıklı. Hava sıcak!!!
Şehir beni çarpmadı. Moda deyimle, elektrik alamadım:))
Ama aşağıdaki resim beni çok etkiledi....
Bizdeki Cumartesi Anneleri gibi burada da Perşembe Anneleri var.İhtilal ve devrimlerde yitirdikleri çocuklarının peşinde olan kadınlar.
Casa Rosada, Hükümet Binası'nın önündeki alanda toplanırlarmış.
Hükümet bu kadınların meydanda, bir dairenin dışına çıkmalarına izin vermiyor. Ve bulunmaları gereken yeri belli etmek amacıyla da bir üstteki çizimi meydana belli aralıklarla çizmişler. Dikkat ederseniz, baş örtülü kadın görürsünüz.
Aşağıdaki fotoğraftan çok etkilendim. Mayo Meydanındaki Katedralin sütunlarının arasına konuşlandırılmış bir evsizin "evi"....
Görülen Garfield, bir saat... Şaka gibi... Kara mizahın ta kendisi.
Aynı meydanda bir satıcı.....
9 Temmuz Bulvarında Messi'li THY afişi
Sonraki istikamet La Boca mahallesi.... Renk mi, müzik mi, cıvıltı mı... işte orada.... Ama çantalara pür dikkat etmek gereken de bir yer.
Evleri renkli tenekelerle kaplamışlar. BAYILDIM. Bir de her mekanın camlarından dışarı fırlamış Eva'lara, Maradona'lara BİTTİM...
2.Liman diye adlandırılan bölgede bulunan La Bistecca'da inanılmaz lezzetli ve değişik yemeğimizi yedikten sonra............
Hilton Oteli'nin camlarındaki yansımaları fotoğraflayıp.....
Günün son durağı olan Recoleta mezarlığını gezdik. Buna çok benzer bir başka mezarlık daha gezmiştim de, neresi olduğunu çıkaramıyorum...
Ve Evita Peron'un sadeler sadesi mezarı....
Yarını, yarın akşam yazacağım.......
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder