Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

21 Ocak 2014 Salı

Niagara On The Lake

Bugünkü aklım olsa, on beş yıl önce Kanada'ya gider ve oranın vatandaşı olmaya çalışırdım.  Ama Kanada'nın Ontario bölgesinde otururdum. O bölgede de Toronto dışında herhangi bir yer. Ottawa, Montreal veya Quebec ....

Bir ay boyunca Ottawa'yı baz alıp yukarıda saydığım şehirleri gezip görüp, yeni yıla da Yeni Yıl Işıklandırmalarının en iyi olduğu on şehirden birinde, Quebec'te girdikten sonra, artık memlekete dönme vakti geldi dedim.

Uçağım Toronto'dan dosdoğru İstanbul. Ama, buralara kadar en sevdiğim mevsim olan kara kışta gelmişken, Niagara Şelaleri'ni görmeden geri dönülmez dedim.

Eğer Niagara Şelale'sine gidiyorsan, bir gün mutlaka Niagara on the Lake'i görmelisin diye  o kadar tavsiyede bulunuldu ki.... Ne var orada peki, dedim. Hiç bir şey. Salt romantizm. Tam senin tarzın. Hmmmm.... Peki, gideceğim.

Ocak ayının başında, her tarafta üç metre kalınlığında kar olan bir mevsimde herhangi birinin oraya gidebileceği, gitmek isteyeceği hiç düşünülmediğinden, ring seferi yapan otobüsler  gündem dışıydı.
Ben de taksiyle giderim!!

Gittim... Gördüklerim aşağıda, fotoğraflarda.


Bu geyikler akşamları pırıl pırıl oluyorlar... Işıklandırmışlar her taraflarını. Ne olduğu rahatlıkla anlaşılıyor.



Kul istemiş bir göz, Allah vermiş iki göz... Gezmeye başladığım andan dönüş saatime kadar lapa lapa kar yağdı. Böyle bir manzara görmedim. Evet, kabul ediyorum, birazcık üşüdüm:)



Bernard Shaw'un heykeli


Ve adına bir Cafe.

Herkesin bayıldığı peçetelerimi aldığım dükkan.



Burası da ruh hastası bir yerdi...


Taa Ottawa'dan alınmış tavsiyeyle öğlen yemeği burada, barın taburelerine oturularak yendi. Ve tavsiyeyi veren yâd edildi:) Sevgilerimle Isabelle Giraud. Aklım, kalbim seninle. Bir an önce sağlığına kavuşman en büyük dileğim güzel arkadaşım.


Otelin girişi.


Dükkan önü oturma yerleri.


Yazık, bu soğukta, kimselerin olmadığı bir yerde... Çok üşümüş olmasaydım bir tur yapardım.


Kanada'da en büyük sorun sokaklarda taksi olmaması. Buna karşılık, hangi dükkana girerseniz girin, hiç bir şey almanıza gerek kalmadan, hiç bir ödeme yapmadan bir taksi çağırmalarını istiyebiliyorsunuz. Kasada duran - genellikle kadın oluyor - tabii ki tatlım, diyerek telefon edip taksiyi yönlendiriyor. 

Burada da yemek yediğim otelin barmenine rica ettim. Oraya en yakın taksi hemen yollanıyor adrese. 
Bana gelen arabanın şöförü genç bir çocuk çıktı. Adresi verdim; ama dedim, şu göl gerçekten var mı burada... Ben göremedim de... Güldü; üç dolar ekstra verin, size bir tur attırayım.... Yavrucum, sen gezdir, veririm. Gerçekten de varmış!! Yukarıdaki fotoğraftaki yer. Ve karşı kıyı da Amerika Birleşik Devletleri dedi genç adam.... Nasıl yani demişim... Hani bizim USA' mi.... 

Otele varana kadar durma güldük.

Kanada'ya başladım... Devamı gelir sanıyorum.

Sağlıkta kalın; iyi kalın.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder