Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

4 Temmuz 2015 Cumartesi

Sarıhacılar Köyü

Seydişehir'den ayrılıp Antalya'ya doğru yol alırken Tınaztepe Mağarası'nı gezdik. Ben tırmanma özürlü biri olduğumdan 1580 metre uzunluğundaki koridorun sonuna kadar gidemedim. Meğerse bir şelale varmış. Belki bir başka sefere.




İçerinin ışıklandırması gayet başarılı. Bir de müzik yayını yapıyorlar.

İnsan hiç farkında olmadan anlamsız Türkçe kullanım hataları yapıyor. Ben eski yazılarımda çok sıkça, eğer orayı görmeseydim çok üzülürdüm, diye yazmışımdır. Ama Banu, görmediysen, varlığından haberin yoksa nasıl üzülebilirsin ki? Durup dururken  bunu belirtmedim tabii ki. Tam aynı cümleyi kuruyordum ki, ışık yandı beynimde.... Konu Sarıhacılar Köyü. İyi ki Birsen uğrayın demiş; iyi ki sapağını kaçırdığımız halde ileriden manevra yapıp içeri girmişiz. İyi ki.

Toprak bir yoldan yukarı doğru tırmanıp köye vardık. Arabayı park edip yürümeye başladık.


700 yıllık geçmişe sahip olan ve tam ortasından tarihi "İpek Yolu" geçen Sarıhacılar köyü ve meşhur "düğmeli evleri".

Köye ilk yerleşenlerin Moğol asıllı Tatarlar olduğu söylendi bize. Gözden ırak olması seçilme nedeni olsa da, aynı gerekçeyle eşkıyaların da sık sık bastıkları köy olmuş.

Şehir efsaneleri her yerde anlatılır. Buradan da bir tane çıkmış. Köyün yatalak kadını eşkıyalar yine bastığında ilahi bir güçle ayaklanmış. Bunu gören baskıncılar, artık burada bize yer yok, diyerek çekip gitmiş ve bir daha da hiç ayak basmamışlar :) Hikaye, efsane....

Geleneksel düğmeli evler 2 katlı ve taş duvarlı olur. Kalın taş duvar esas taşıyıcı gibi görünse de, asıl taşıyıcı ahşap iskelettir.

Temelin üstüne şekilsiz taşlarla bir duvar örüldükten sonra bunların dikine 50/60 santim aralıklarla kısa ahşaplar atılır ve bunların ucu 20/25 santim kadar dışarıda bırakılır. Bunların araları tekrardan taşlarla örülerek bina tamamlanır. Bu dışarıda bırakılan ahşaplar yöre halkı tarafından düğme diye isimlendirildiğinden, evlere de aynı isim verilmiş. Düğmeler aynı zamanda da bir tür iskele işlevini yerine getirmişler; merdiven gibi kullanılarak üst bölümlere ulaşılmasını sağlamışlar.

Köyde bugün 5 hane yaşamakta. Bölge ve dolayısıyla evler koruma altına alınmış. Restorasyon çalışmaları devam ediyor. Hepsi bittiğinde ortaya bir şaheser çıkacağından eminim.

Görüntülerle Sarıhacılar Köyü.




Burası halen kullanılan bir ev. Belli de oluyor zaten.




Köyde bizden başka bir de Antalyalı bir grup vardı. Akseki'ye kadar araçla gelip oradan yürüyüşe başlamışlar.
Fotoğraftaki evin verandasında fotoğraf çektirmeyen herhalde kalmamıştır.


Birbirine geçmeli ahşaplar.


Aradaki taş bölüme "destur" deniliyor.


Ahşap hatıllar, çevrede bol bulunan Sedir Ağacı kullanılarak yapılmış.


Restorasyonu bitmiş bir ev.


Sevgi....


Ve ben.  



Bu da sıvanmış ama sonradan süslenmiş. Çok güzellerdi, çok.




Bir zamanlar çocuk varmış. Şimdilerde sadece imamın 3 bebesi faydalanıyor gibi.


Sanki çok büyük bir felaketten kaçılmış.. O kadar hüzünlü, mahzun ve gizemli.





Bu mavi kapıya da sanki sadece bu anahtar yakışırdı...

Yürüyüş grubu var diye yazmıştım. Bunlar, meydanın ortasında çardak altına serpiştirilmiş 4/5 uzun masa ve bank aynı desen kumaşla örtülmüş bir alanda kahvaltı edip çay içiyorlardı.

Onlar gittikten sonra yerlerine biz ikimiz geçtik. Çayı imamın eşi hazırlamış. Kimi gruplar gelmeden önce haber verip gözleme de sipariş ediyorlarmış. Cahit Sıtkı Tarancı'nın şiirindeki gibi yolun yarısındaki bu 3 çocuk anası genç kadın da hazırlıklarını ona göre yapıp 2-3 kuruş para kazanıyormuş.

Yukarıdaki fotoğraflar onlara ait olmayan ama oturmalarına izin verilen evden. Bir köşede çay için güğümde su kaynıyor. "Düğmelere" asılmış iftar vakti bilgisi; bir sapan....  kapının üstünde bir anahtar.

Pırıl pırıl tuvaletin kullanımına izin veriyorlar. İçinde tuvalet kağıdından sabuna kadar her şey var.

Köyde okul yok. Servis gelip götürüyormuş. Bakkal çakkal da yok. Önemli değil, dedi. Yakınlarda büyük bir "market" varmış. Zaten kendilerine yetecek sebzeyi bahçesinde ekip biçiyorlar.

Artık dönmemiz gerekiyor. Banu fotoğraftan bir vazgeçebilse...

Son karelerle hoşça kalın diyeceğim.



Uygulanan sistemi anlatan güzel kareler ama!!!


Kapı gibi dimdik ayakta, sözünün anlamı buradan mı geliyor acaba?

Bir başka gezime kadar iyi kalın, sağlıkta kalın.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder