Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

12 Temmuz 2015 Pazar

İçinden Film Geçen Şehirler

Los Angeles'ten ayrıldıktan sonra istikamet yol  üstündeki ufak yerleşimleri, sadece konaklamalar için var olmuş şehirleri geze geze kanyonlara ulaşmak.

Ama önce içinden film geçen  kasabalar, kafeler, lokantalar.

Calico hakiki bir madenci kasabası. 1881 ila 1896 yılları arası gümüş madeni sayesinde müthiş bir insan akınına uğrayan şehir, madenin bitmesiyle 1904 yılından sonra hayalet kasabaya dönüşmüş. Bakımsızlıktan yıkılmak üzereyken bir Amerikalı tarafından satın alınmış. Yanmış; tekrar aslına uygun olarak inşa edilmiş.

Gezerken damın üstünde düşmanını bekleyen kahraman şerifi hissetmemek olası değil. Veya Clint Eastwood "İyi, Kötü ve Çirkin" filminde sanki buradaki barda çirkinle karşılaşmış.

Fotoğraflar.



Bazı şeylerin kıymetini bilememişim zamanında... Annemin böyle bir sallanan koltuğu vardı, hem de ahşap, hem de beyaz... Bugün bir tane bulsam diye 4 döneceğimi bilseydim, atmazdım her halde.


Her şey orjinal.



Mekanların çoğu hediyelik eşya dükkanı olarak kullanılıyor. Yok olmasından iyidir.


Zamanın posta kutuları.




Ama çok sıcak. Bir de esince fena toz toprak uçuşuyor...
Aman şekerim; söyleseydin Richard'a (Gere); sen gitmeden önce kasabanın üstünü tenteyle örttürseydi.  Bela mı arıyorsun ne?? Bir de buralarda 2 gr maden için çalışanları düşünsen...
İç sesim haklı!!!






Bu otelin altında bar yok mu?? Kapısı da çarpan kapı değil. Bayağı bir eski film seyretmişim zamanında...




Yola devam etmek üzere otobüsümüze bindiğimizde rehberimiz hemen kovboy şarkılarından oluşan repertuarını çalmaya başladı. Adam işini hem seviyor, hem de biliyor.




Route 66'dayız. Bu yol beni inanılmaz derecede etkiledi. Nedensiz, niçinsiz etkilendim. Hemzemin geçitler bile vardı. Çın çın öten bariyerler, önümüzden akıp giden çook uzun katarlar... Orada beklememiz; bariyerin kalkması; beni çocukluğuma götürdü, getirdi. Şimdiki nesillere hemzemin geçit desen, amma demodesin derler...

Şimdi de Bağdat Café ziyaret edilecek. Meşhur filmin geçtiği yer.







Hadi bakalım, yola devam. Rehberimiz derhal Bagdat Café filminin müziğini koydu. Filmi neredeyse herkes hatırladı da, müzikten sınıfta kaldık.

Amerika'daki son günümüzde San Francisco'daydık ya; yahu benim canım şöyle tam amerikanvari bir hamburger yemek istiyor demiştim. Peggy Sue'yu unutmuş olmalıyım.

Gezi boyunca 2 kadın tarafından neredeyse dövülüyorduk. İlki bu hamburgercide mekanın da sahibi olan, diğeri de Antilope Canyon'u gezdiren kızılderili kadındı. Ellerinde copları eksikti ikisinin de:)

Neyse... Peggy Sue fotoğraflarda.



İşte Route 66'da çok sıkça gördüğümüz TIR'lar. Kadın sürücülü olanlar da az değildi.




Ama asıl görülmesi, "duyulması" gereken bu iki güzelliğin karşı karşıya gelmeleriydi. Motorlar zaten kara bulut gibi geldiklerinden ve kendilerine özgü motor seslerinden hemen fark ediliyorlar. İzliyor ve duyuyorsun. Tam yan yana geldiklerinde de TIR şoförü bir kornaya "asılıyor".... bendeki tüyler diken diken. :)

Neyse, lokantaya devam edeyim, daha iyi.




Çizgi film kahramanı gibi tipler.
Obez derken hiç abartmadığımı daha da iyi anlıyorum.


Hey yıllar yenilmedim size, dövmem bile aynı .)) Yakışmıyor!!!! Ama ne bilsinler işte...

Hamburgerleri gerçekten çok lezzetliydi.

Grand Canyon rotamızdaki ilk durak olduğundan, sadece oraya gidenlerin konaklamaları için Colorado nehrinin kenarında kurulmuş Laughlin'e de uğradık. Şehrin nüfusu otel çalışanlarından oluşuyor!!! Başka kimse oturmazmış orada. Mini minnacık bir Las Vegas. Cazip hale getirmek için kumardan başka bir şey akıllarına gelmemiş belli ki. Fotoğraf falan yok oradan.

Arizona'da bulunan Seligman, yüzümüzü, ruhumuzu doğaya dönmeden önceki son durağımız.

Efsanevi Route 66'nın orjinal halinin günümüze kadar en iyi koruyabilmiş kısmı burada bulunmakta. Yol kenarındaki motel ve lokantalarıyla, zamanın Elvis Presley veya James Dean ile durduğu hissini vermekte.




Kimdi bunlar diye fotoğrafladım; Muppet Show karakterleri olduklarını ancak memlekete döndükten sonra hatırladım.



Bunu da hatırlıyorum!!


Nedim, rehberimiz, Route 66'dan çıkıyoruz. Burası son durak deyince, konuyla ilgili her şeyi buradaki dükkandan aldım. Route 66 şapkam, Route 66 t-shirt, arkadaşlarıma hediye veririm diye düşündüğüm magnetler - hiç birini vermedim, veremedim - araba stickerları...


Silecekler.....




Sana da selam.


Grup fotoğrafımız da tamam.


En hakikisinden yol tabelası da çekilen kareler arasında yerini bulduktan sonra, öğle yemeği ve nihayet, sonunda Grand Canyon'a ayak basacağız. Yanlış.... önce havadan göreceğiz.....

Fikret Atalay'a fotoğraf katkılarından ötürü çok çok teşekkür ediyorum. Hepsi kendisinin izniyle paylaşılmıştır.

O yazıma kadar iyi kalın, sağlıkta kalın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder