Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

17 Haziran 2016 Cuma

Romanya'da bir Maramuresh Bölgesi Var

Romanya, kırsalın ne kadar güzelmiş.

Her şey 2015 yılının Kasım ayında Facebook'da minicik bir mavi ilanın gözüme çarpmasıyla başladı.
En fazla 1 saat kadar sonra oraya gitmeye karar vermiş, yerel acenta arayışına girmiştim bile. Sonra da Hülya'ya haber verdim. Benim biraz da çalışmam gerekiyor dedi. Sen Haziran'a kadar çalış, ama bu arada da şu linke bir göz atıp bana dön, dedim. Dönüşü, geliyorum oldu... Biliyordum ama.

TripAdvisor sitesinden 2 yerel acenta bulup, ne istediğimizi açıklayan bir mail yazdım. Bu tür durumlarda tercihimi hep ilk yanıt verenden yana kullanıyorum, bugüne kadar hiç pişman olmadım çok şükür.

Bir değişiklik yapıp, Haziran ayında gitmeye karar verdik. Ben soğuk seviyorum ya.... illa ki üşüyeceğim. Ama yeter dedim. Bu sefer kara kışa denk getirmeyeceğim. Rahatça yürüyelim, fotoğraf çekelim. İyi ki de öyle yapmışız.

Maillerime bir tek Cornelia yanıt verdi; ben de onunla yola çıktım. Sonuna kadar da, kendi kullandığı minik ama yeterli arabasıyla inanılmaz keyifli bir gezi gerçekleştirdik.


Fotoğraf Baia Mare'den ayrılmadan önce parkta çekildi.

Romanya'nın kırsal kesimini çok çok beğendik. İyi ki gelmişiz dedik. İnanılmaz çiftlik evlerinde kaldık. Organik beslenmenin dibine vurduk. Özellikle 2 yerde, kendileri tarafından imal edilmediği için bira ve Coca Cola yoktu mesela. Et ağırlıklı lezzetler tattık. İklim olarak sebze üretimi pek olmadığından hayvancılığa ağırlık verilmiş.

Ülkede Turizm Bakanlığı daha yokmuş. Sorunlar diz boyu ve çözüm üretilemiyor. Cornelia bu yüzden çok sıkıntılıydı.

Askerlik zorunlu değilmiş. Ya paralı veya gönüllü asker olunuyormuş.

Gezdiğimiz bölgeler, özellikle de kırsal alanlar, Türkiye'nin 40 yıl önceki hallerine eşdeğerdi.
Hiç traktör görmedik mesela. İnsan gücü hala çok önemli bir faktör.






Yabani meyve toplayanlar.


Kağnıların yerine bol bol at arabaları gördük. Saman ve insan ilişkisi oralarda o kadar önemli ki.





Yollar... yollarda manzaralar. Tek şerit yollar. Rampa başladığında tırmanma yönü çift şeride dönüşen yollar.

Gidilecek yere kaç kilometre kaldığını gösteren büyük mavi levhalar da yok. Oldukça bir şeyler yaşamış biri olarak gözüm yol hizasına inince fark ettim kilometre taşlarını.....


Ki bu oldukça modern sayılır... Benim çocukluğumdan hatırladıklarım çoğunluktaydı da bir türlü fotoğraflayamadım.

Yol kenarlarında yayalar için dar toprak bölümler vardır. Gezdiğimiz bölgede o bölüm olmadığından, yayalar yolun ortasında yürüyordu.. Veya arabalar yol üstünde park etmişlerdi. Kaldırım zaten hak getire.. Karşı taraftan gelen arabalar yüzünden, uzunca bir süre sadece bir bisikletlinin arkasına takılıp kaldığımızı da yazıvereyim bu bahaneyle.

Özellikle Maramureş bölgesinde ağaç işçiliği almış başını gitmiş. Ayrı bir bölümde yazılmayı fazlasıyla hak eden boyalı kiliseler, Merry Cemetery, kapılar, evler, damlar, çitler, mezarlıklar, ağıllar çek çek bitmeyen objeler.


Breb'deki bu usta, koca kütüğü aletle edevatla kese biçe çatılarda kullanılmak üzere incecik hale getiriyor. Hatta bize de 3 tane verdi; ve o parçalar benimle önce İstanbul'a geldiler, buradan da Datça'ya gidecekler.

Damlarda kullanım.






Her bir kapı veya kilisenin ahşap işlemelerinde bir sembol yer alıyor.
Bu halat gibi olan burgu, hayatın devamlılığını ifade etmekte. 4 nokta da mevsimler.


Kiliselerin doğusunda yer alan bu ahşap atların başları yukarı kalkık. Yeni günü selamlıyorlar.


Batıdaki atlar ise boyunlarını eğmiş, akşama hazırlanıyorlar.


Bir başka burgu.


Her şey burgunun, devamlılığın etrafında.
Aşağıdaki fotoğraflarda "baklava" şeklinde olan simgenin aşağıya dönük 2 kenarı yaşlıları (geçmiş) anlatırken, göğe uzanan 2 kol gençleri (gelecek) betimliyor.



Ve kapı kenarlarındaki "diş" izleri kötülüklere karşı içerisini korumakta.


Çiçek, çiçek, çiçek.... Adam evinin inşaatını daha bitirmemiş, ama saksılarını pencere kenarlarına koymuş. Her boş alanda beyaz saksılar içinde rengarenk sardunyalar asılı.
Bir de aşağıdaki fotoğraftaki gibi bir takım dallara çanak çömlek, emaye taslar, tavalar ve tencereler asıyorlar ki görüntü harika.




Böyle bir evde uyanasım vardı, öyle bir yerde 2 gün geçirdik ki....


Alıp götüresim var.



Eh böyle evlerin pencereleri de ancak böyle olur... olmalı.


Neredeyse her evin bahçe kapısının önünde bir bank var. Ama ahşaptan, ama demirden. Ama sade, ama biraz daha süslü. Özellikle Pazar günleri bu banklarda konu komşu oturup sohbet ederlermiş.



Genel olarak gördüklerimiz, yaşadıklarımız özetle böyleydi. Yazımın başında da belirttiğim gibi, özel bölümlerde anlatılmayı hak eden yerleri yavaş yavaş ele alacağım.

Çok güzel bir gezi gerçekleştirdik. Farklı bir yerler görmek isteyen, doğal hayatın içinde olmayı seven, ondan zevk alan gezentilere fazla fazla tavsiye ederim.

Kısaca havadan da bahsedeyim... Genel olarak açıktı. Karpat Dağları'nın eteklerinde dolaştığımızdan fazla sıcak görmedik. Uzun sürmeyen yağmura da yakalandık, 1 gün şortumuzu da giydik. Yani öz cümle, gezmek için idealdi. 

Kırsal bölümde turizm yok. Yollar müsait değil, otobüs zaten yok. Otobüslerin kilise, manastır, vs önlerinde park edebilecekleri alanlar hiç yok. Zaten o güzelim mezarlığı 4 otobüs dolusu insanın aynı anda gezdiğini düşünmek bile orayı gören biri olarak beni boğdu. İnsan kafasından başka hiç bir şey görülemez. 

Hele bir gideyim, oradan bir minibüse biner istediğim yere giderim diye düşünenler varsa, aman unutun... Ulaşım araçları çok kısıtlı.  At arabasıyla gidebilirsiniz ancak.. Veya araba kiralamanız gerekir ki kaldığımız çiftlik evini bulmanız pek kolay olmaz. 

Oteller ise, hele ki çiftlik evleri en fazla 4 odalı. Tavsiyem, buraya en fazla 4 kişiyle, minimum ağırlıkta bavulla gitmeniz. Taşıtacak kimse bulamıyorsunuz. Asansör.... Efendim?? Duymadım !!! 

Cornelia'nın iletişim bilgileri: cornelia@maramuresguide. com
Whatsup: +40720919907

Diğer yazıma kadar iyi kalın,  sağlıkta kalın. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder