Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

13 Mart 2014 Perşembe

Hodeidah; IV

Aslında daha sonra gittiğimiz yeri yazmaya karar verdim. Biraz renk istedim.

4x4 araçlarımızla Taiz’e gitmek üzere yol alıyoruz.  Ama öncesindeki durağımız Hodeidah olacak.Burası muz, papaya, hintarmutu ağaçlarının bulunduğu tropikal bitki örtüsüne sahip vadilerden ve Yemen’in en sıcak, en nemli bölgelerinden biri olan Tihama’dan geçerek ulaşılan, ülkenin Kızıl Deniz’deki önemli limanlarından biri.
17, 18 ve 19.cu yüz yıllarda ülkenin kahve tanesi ihracatının yapıldığı en önemli limanlardan birisiymiş. Daha sonraları inci ihracatı ile gündeme gelmiş. 20ci yüz yılın ikinci yarısında inşa edilen modern limanı sayesinde yükselen yıldız olmuş.

Liman şehrine gelişteki asıl amaç, sabahın erken saatlerinde  kurulan balık pazarını ziyaret etmek; Kızıl Deniz ve Hint Okyanus’una özgü “dhows” diye adlandırılan rengarenk geleneksel arap yelkenli teknelerin avları ile limana dönüşlerini izlemek.  Sonrasında da Osmanlı mahallesini dolaşmak.


Hodeidah küçük bir yerleşim. Taj Awsan otel tüm gezimiz sırasında konakladığımız en berbat yerdi ki şehrin en iyi oteliymiş. Benim odamda duş çalışmıyordu; yatak değil, bir kayanın üstünde uyudum. Tuvalet kağıdı olması gereken yerde değildi, zira orası ıslaktı. Sabunu bir türlü ambalajından çıkaramadım!!! Ama şartlar onu gerektiriyorsa, yapacak bir şey yok. 

Haydi buyurun, beraberce balık pazarını gezelim.



Köpek balıklarına yem olursunuz inşallah!!! Ne yapacaksınız acaba bu kadar çoğunu... resmen katliam. 




Balıkçı müşteri bekliyor.




Analarıyla beraber yüzen yavruları da katletmişler.

Yemen'in renkli halini yazayım demiştim; paylaştığım renkler bunlar oldu!!! 

Şimdi cümbüş başlayacak....



Fotoğrafının çekildiğinin bal gibi farkında olmasına rağmen, sesini çıkartmayan bir kadın. Elleri eldivensiz... Balığın içini hiç temizlemeden kafasını ve kuyruğunu kesip parçalara ayırıyor.




Balık sepeti satıcısı.


Limana yanaşmış, yükünü boşaltıyor.




Rızkını bekleyen pelikanlar.






Ama olmaz ki, böyle de yatılmaz ki.....


Yolculuğun kârı....


Yine sepetler.

Buradan zor ayrıldık, bir türlü bir araya gelemedik.... 


Kamyon süslemesi


Tek başına fotoğraflamak mümkün değil. Mutlaka biri daha kareye girmek istiyor. Kaçış yok bundan.


Yemen'in eşekleri.... Her yerdeler. Mesela bu hayvancığı da öyle kareleyemedim. Adam girdi aramıza.

Limanda işimiz bittikten sonra Osmanlı mahallesine gittik. Grubun ishalden kırıldığı gündü o gün :( 





Osmanlı mahallesinde fazla bir şey kalmamış. Ya da ben göremedim. 

Taiz'e gitmek üzere yola çıkıyoruz ki....


Şehrin içinde deve sürüsü. Bizim arabayı kullanan ON çocuğu olan şöförümüz.


Yanındakine sürtünerek boynunu kaşıyan bir deve :)


Bana böyle bakma, anlayacaklar :))


Okşamasam, ellemesem, dokunmasam bir şey eksik kalırdı.


Hint Okyanusu'na karşı saygı zeybeğimi de yaptım... Hatırlatan ve fotoğraflayan Ayşe Aktunalı'ya buradan sevgiler.

Geziyi anlatmaya devam edeceğim.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder