Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

23 Ekim 2013 Çarşamba

Riquewihr

Bugünkü masalın ismi Alice Harikalar Dünyasında.

Az laf, bol fotoğraf yine.



Mutlu geyik. Çok haklı. Buralarda ancak mutlu olunur.


Dışarıdaki dünya daha ilginç geldiğinden, bu gezimde yemeklerden fazla bahsetmedim. Ancak, burada yediğimiz bir yemeği anlatmadan geçemeyeceğim: Beyaz etli bir balığı kendi usullerince - beyaz şaraplı vs - pişirip, sonrasında incecik bir hamurun içine koyup bohça gibi sardıktan sonra fırına vermişler. Hamur hafif kızarınca da beyaz bir sosla servis ettiler. Muhteşemdi.



Çiçek var, heykel var, bir bezemeleri eksikti, onu da yapmışlar.


Sanat Galerisi; tipik şık ve zarif Fransız kadını.



Bu tür minik ayrıntılar her tarafta.




Leylekler de öyle. Her tarafta leylek var. Damların üstünde, pencere önlerinde, parklarda. Kimi elektrik direkleri ve/veya bacaların üstünde de gerçeklerini gördük. Yalnız veya yavrularıyla.


Keyif


Renklerin cıvıltısı. Aman bir şey kaçırmayayım derken, bütün gezi boyunca bir tane bile şu tatlılardan alıp yemediğimi ancak döndükten sonra farkettim!! Yok, yok.. Yanlış. Strasbourg'da son gece tatlı krizine girip - hiç sevmem, ama o kadar çok gördüm ki, canım çekti demek - bir tane açık pastahane, fırın - saat 20 - bulamayıp, odamdaki mini bardaki Tobleron çukulatasını kıtlıktan çıkmışcasına yedim!!


Avlular



Masalar ve örtüleri.


Bir karmaşanın en dinlendirici hali. Bakmalara doyamadım.


Kitap okumanın dayanılmaz hafifliği.


Masalın sonunda yılın ilk Glühwein'ı sokak satıcısından satın alınmış, keyifle yudumlanıyor. On sekiz derece sıcaklıkta içilinir mi? Evet. İçiliyormuş.

Dönüşümüz yaklaşırken son durağımız Strasbourg olacak. Orada gerçeğe döneceğiz. Masal bitiyor.

Sevgiyle, sağlıcakla kalın.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder