Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

22 Ekim 2013 Salı

Kaiserberg

Bergheim'da kendimi Haensel&Graetel masalında dolaşıyormuşum gibi hissetmiştim.

Burası da, Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler olsun. Ama kötü cadı yok, olmasın.


Albert Schweitzer'in doğduğu yer. Aslında bir tane büstünü fotoğraflamıştım; herhalde kazara sildim. Bu da adına düzenlenmiş, doğduğu ev olan müze.
O silinmiş büstü çok düzgün çekmiştim. Bunu, nerede olduğumuzu anımsamak amacıyla aceleyle çektiğim için eğri büğrü çıkmış.



Ben bunları fotoğraflamaktan bir türlü bıkamadım.




Şimdi yazacağım şey için çok utanıyorum; ama gerçek... Fotoğraftaki kişi bayağı ünlü biri. Konstantin olabilir mi diye düşünüyorum; emin değilim. Rehberimiz ismini söylediğinde, herkes, aaaa, dedi. Ama benim aklım o sırada arkadaki evdeydi; ışığı kaçırmadan çekmek istiyordum. Herhalde ben de grup psikolojisine uyup, aaa, demiş ve sırtımı dönmüştüm!! Doğruya doğru. (Evet, Constantin Çeşmesi.. 1521. Doğrulandı!!)


Zarif bir kilise kapısı.


Aklımı başımdan alan ev yukarıdaki... Haksız mıyım??


Bütün çiçeklerin canlı olduğunu özellikle belirtiyorum. Plastik değillerdi!!


Sonunda ben de sırf bunu çekebilmek için yerlere yattım. Türlü şekillere girdim.


Bundan böyle, birisi bana kazara evin çok renkli derse, bu fotoğrafları göstereceğim!!



 Çok sevdiğimi yazmama gerek var mı?


Bunlardan bizde niye yapılmıyor? Neden tabelalarımız çok sevimsiz ve her biri ayrı desen, renk ve yönde ?

İşte burası da Kaiserberg kasabasıydı. Bir gün içinde iki ayrı cenneti görebildiğim için çok şanslıyım. Hangisi, neresi daha güzeldi... Yanıtlaması çok zor bir soru.

Yarın bambaşka bir masalla yola devam... Şimdi ciddi ciddi o masalın ismini bulmaya çalışacağım.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder