Bu ara sıcaklara girmeye hiç niyetim yoktu.
Ben gezdiğim yerleri kendimce anlatıyordum ne güzel.
İlk Ara Sıcak yazımdan sonra diğer paylaşımlarıma yapılan kimi yorumlar, son kez olacağını umduğum satırları getirdi.
En kısa gezi anım bile en az 1 günde ortaya çıkıyor. Kullandığım dile çok dikkat ediyorum; tekrarlardan kaçınmaya çalışıyorum; gramer kurallarına uymaya özel itina gösteriyorum. Paylaşmadan önce en az 4, hatta 5 kere okuyorum. Sırf bu yüzden okuduğum blog sayısı 2'yi geçmiyor yıllardır.
Böyle bir paylaşıma, "mrb" diye bir yorum geliyor. Önce, panik halinde, ben farkına varmadan acaba böyle bir kısaltma mı kullandım diye bütün yazımı tarıyorum. Olmadığını biliyorum ama....
Sonra, aman ne güzel, demek gençler de okuyor diye seviniyorum.
Yoruma mutlaka yanıt verdiğimden, o gencin unuttuğu sesli harfleri de katarak, "merhaba" diyorum.
Ve şu minval üzere devam ediyor.
"benide gezilerine götürsene".......
Artık o minval üzere devam etmiyor. Siliyorum.
Oğlum, çocugum... bir kendine gel hele.
Herkes her yazdığımı beğenmek, onaylamak, sevmek, övmek zorunda değil. Bunun bilincindeyim. Önerdiğim bir otel, bir lokanta, bir taksi şoförü hakkındaki eleştirilere her zaman açığım. Bana öyle gelmiş olabilir. Benim tecrübem o yöndedir, eleştireninki diğer yönde. Hiç itirazım yok, olamaz da. Veya bir ilçeden, köy diye bahsetmişimdir. İkaz için teşekkür de eder, hemen gerekli değişiklikleri yaparım. Mesela, benim için 1 numara olan Balıkçı Fevzi hakkında biri öyle olumsuz bir yorum yapmıştı ki donup kalmıştım. 3 kere okuyup en makul yanıtı vermeye çalışmış ve de silmemiştim. Yazan kendi tecrübesini aktarmıştı sadece. Silmek bana düşmezdi.
Ancak.... hayatında beni hiç tanımamış, hiç görmemiş birilerinin hakkımdaki olumsuz, kendince doğru bulduğu saçma sapan yorumlara da tahammülüm yok. Nerede, neyi nasıl yapacağıma ancak ben karar veririm. Derse ve tavsiyeye hiç ihtiyacım yok. Hele ki bu tür yorumları yapanların isimleri açık, net yazılmadıysa... HSYN xxx bir şey gibiyse... Bir kere kadın mı, erkek mi onu anlamıyorum. Önemli.. Yanıtım açısından çok önemli hem de. Siliyorum.
Gittiğim, gezdiğim her yeri sevmek zorunda değilim. Yaşadığım şehri de sevmeyen bir sürü insan var. Karşılıklı gelip atışalım mı yani? Para verdim, sevmek zorundayım insanı hiç değilimdir.
Ben Bodrum'u sevmem, Paris'i de... Beyrut'u da sevmedim. Mardin'i de. Ayıp mı? Ama Hakkari, Şırnak, Cizre ve İdil'i çok sevdim. Oraları da yazılacak.
Bu işi sadece yazmaktan çok hoşlandığım için yapıyorum. Çektiğim fotoğrafların daha kaliteli olmalarını istediğim için fotoğraf çekimlerine ağırlık veriyorum. Çünkü önce gördüklerimden, yazdıklarımdan benim hoşnut olmam gerekiyor.
Hiç bir maddi beklentim yok; çok teklif gelmesine rağmen, reklam bile almıyorum. Sevmiyorum yazılarımın kenarından ortasından banner fırlamasını.
Bir de, fotoğraflarımın teker teker alınıp sosyal medyada paylaşılmasından hiç hoşlanmıyorum. Bu hakkın bana ait olduğuna inanıyorum. Ben paylaşmıyorsam, bir bildiğim vardır. Buna saygı gösterilmesini rica ediyorum. Zaten biyografi bölümünde de bu konuyu özellikle belirtmiştim. Çok isteyen Google aracılığıyla çok daha güzel ve iyi fotoğraflara ulaşabilir.
Umarım son Ara Sıcak yazım olur. Zira bitirmem gereken daha onlarca paylaşımım var.
İyi kalın, sağlıkta kalın.
Ben gezdiğim yerleri kendimce anlatıyordum ne güzel.
İlk Ara Sıcak yazımdan sonra diğer paylaşımlarıma yapılan kimi yorumlar, son kez olacağını umduğum satırları getirdi.
En kısa gezi anım bile en az 1 günde ortaya çıkıyor. Kullandığım dile çok dikkat ediyorum; tekrarlardan kaçınmaya çalışıyorum; gramer kurallarına uymaya özel itina gösteriyorum. Paylaşmadan önce en az 4, hatta 5 kere okuyorum. Sırf bu yüzden okuduğum blog sayısı 2'yi geçmiyor yıllardır.
Böyle bir paylaşıma, "mrb" diye bir yorum geliyor. Önce, panik halinde, ben farkına varmadan acaba böyle bir kısaltma mı kullandım diye bütün yazımı tarıyorum. Olmadığını biliyorum ama....
Sonra, aman ne güzel, demek gençler de okuyor diye seviniyorum.
Yoruma mutlaka yanıt verdiğimden, o gencin unuttuğu sesli harfleri de katarak, "merhaba" diyorum.
Ve şu minval üzere devam ediyor.
"benide gezilerine götürsene".......
Artık o minval üzere devam etmiyor. Siliyorum.
Oğlum, çocugum... bir kendine gel hele.
Herkes her yazdığımı beğenmek, onaylamak, sevmek, övmek zorunda değil. Bunun bilincindeyim. Önerdiğim bir otel, bir lokanta, bir taksi şoförü hakkındaki eleştirilere her zaman açığım. Bana öyle gelmiş olabilir. Benim tecrübem o yöndedir, eleştireninki diğer yönde. Hiç itirazım yok, olamaz da. Veya bir ilçeden, köy diye bahsetmişimdir. İkaz için teşekkür de eder, hemen gerekli değişiklikleri yaparım. Mesela, benim için 1 numara olan Balıkçı Fevzi hakkında biri öyle olumsuz bir yorum yapmıştı ki donup kalmıştım. 3 kere okuyup en makul yanıtı vermeye çalışmış ve de silmemiştim. Yazan kendi tecrübesini aktarmıştı sadece. Silmek bana düşmezdi.
Ancak.... hayatında beni hiç tanımamış, hiç görmemiş birilerinin hakkımdaki olumsuz, kendince doğru bulduğu saçma sapan yorumlara da tahammülüm yok. Nerede, neyi nasıl yapacağıma ancak ben karar veririm. Derse ve tavsiyeye hiç ihtiyacım yok. Hele ki bu tür yorumları yapanların isimleri açık, net yazılmadıysa... HSYN xxx bir şey gibiyse... Bir kere kadın mı, erkek mi onu anlamıyorum. Önemli.. Yanıtım açısından çok önemli hem de. Siliyorum.
Gittiğim, gezdiğim her yeri sevmek zorunda değilim. Yaşadığım şehri de sevmeyen bir sürü insan var. Karşılıklı gelip atışalım mı yani? Para verdim, sevmek zorundayım insanı hiç değilimdir.
Ben Bodrum'u sevmem, Paris'i de... Beyrut'u da sevmedim. Mardin'i de. Ayıp mı? Ama Hakkari, Şırnak, Cizre ve İdil'i çok sevdim. Oraları da yazılacak.
Bu işi sadece yazmaktan çok hoşlandığım için yapıyorum. Çektiğim fotoğrafların daha kaliteli olmalarını istediğim için fotoğraf çekimlerine ağırlık veriyorum. Çünkü önce gördüklerimden, yazdıklarımdan benim hoşnut olmam gerekiyor.
Hiç bir maddi beklentim yok; çok teklif gelmesine rağmen, reklam bile almıyorum. Sevmiyorum yazılarımın kenarından ortasından banner fırlamasını.
Bir de, fotoğraflarımın teker teker alınıp sosyal medyada paylaşılmasından hiç hoşlanmıyorum. Bu hakkın bana ait olduğuna inanıyorum. Ben paylaşmıyorsam, bir bildiğim vardır. Buna saygı gösterilmesini rica ediyorum. Zaten biyografi bölümünde de bu konuyu özellikle belirtmiştim. Çok isteyen Google aracılığıyla çok daha güzel ve iyi fotoğraflara ulaşabilir.
Umarım son Ara Sıcak yazım olur. Zira bitirmem gereken daha onlarca paylaşımım var.
İyi kalın, sağlıkta kalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder