Bir daha Prag'a ayak basmam, hele ki Noel öncesi asla. Avrupa'nın en fazla turist alan şehri. Kalabalıktan yürünmüyor, fotoğraf çekilmiyor, yemek yenecek yer bulunmuyor, bulunsa bile garsonlar bir türlü sizin siparişinizi alamıyor.
Kalabalığa bir de kentlilerin meydanlara el kadar köpekleriyle çıkması, öz çekim yapan kızların aynı dudak büküşüyle karelerce fotoğraf çekmeleri canımıza tak dedirtti gerçekten de.
Prag halkı da mutsuz. İnsanlar evlerine rahatça girip çıkamıyor, dükkan sahipleri kazara bir adres sorduğunuzda neredeyse üstünüze yürüyorlar. Taksi şoförleri tarafından sürekli olarak kazıklanmak da cabası.
İşte 3 günlük Prag gezimizin genel özeti böyle. Ben 5 yıl önce ilk geldiğimde şehre bayılmıştım. İyi bol bol fotoğraf çekmişim dedim kendi kendime. O zamanlar dolaştığımız ara sokakları bile bulamadım...
Biz de önümüze çıkan müzelere girip çıkmata, Prag dışındaki yerleşimlere gitmekte bulduk çareyi.
Ufak bir Noel pazarı.
Bu kadar klasik bir şehirde de modernizm boy vermeye başlamış. Teknolojinin, yeni gelişimlerin önlenmesi artık çok zor.
Meşhur kapısı. Önünde nöbet tutmadım ama göreceli bir boş halini yakalayabildim.
Şehrin kırmızı çatılarını oldum olası çok sevmişimdir.
Sokak arasından bir detay.
Şehirde en etkilendiğim yer Musevi Mezarlığı oldu.
Gestapo ile hiç ilgisi olmayan bu mezarlık, zamanında Musevilerin sadece buraya gömülmelerine izin verilmesi sonucu ortaya çıkmış.
20.000 Musevinin gömülü olduğu biliniyor. Yeterli alan olmadığından üst üste yığılmışlar.
Daha sonraları, Musevi cemaatleri tarafından mezar taşları ortaya çıkarılmış.
Kırık dökük yüzlerce mezar taşı oraya buraya serpiştirilmiş.
Ziyaretçiler, geldiklerini anlatmak için minik taşlar bırakmışlar.
Gerçekten de çok etkileyiciydi.
Yaşam devam ediyor.
İlk gelişimde bir türlü göremediğim "Dans Eden Binalar".
Bir kapı detayı.
Sert Prag'lılardan beklenmeyecek hoşluklar da çıkmış.
Avrupa'nın bu Siyah Kuğusunda toplam 3 gün kaldık, ama ancak 1.5 günü şehirde geçirebildik. Dönüş günü geldiğinde arkadaşım da ben de geri döneceğimiz için çok mutluyduk. Prag ikimiz için de bitti. Belki de yanlış zamanda gittik, ama söylenen şehrin Şubat ayı hariç hep çok kalabalık olduğu.
Diğer yazıma kadar iyi kalın, sağlıkta kalın.
Kalabalığa bir de kentlilerin meydanlara el kadar köpekleriyle çıkması, öz çekim yapan kızların aynı dudak büküşüyle karelerce fotoğraf çekmeleri canımıza tak dedirtti gerçekten de.
Prag halkı da mutsuz. İnsanlar evlerine rahatça girip çıkamıyor, dükkan sahipleri kazara bir adres sorduğunuzda neredeyse üstünüze yürüyorlar. Taksi şoförleri tarafından sürekli olarak kazıklanmak da cabası.
İşte 3 günlük Prag gezimizin genel özeti böyle. Ben 5 yıl önce ilk geldiğimde şehre bayılmıştım. İyi bol bol fotoğraf çekmişim dedim kendi kendime. O zamanlar dolaştığımız ara sokakları bile bulamadım...
Biz de önümüze çıkan müzelere girip çıkmata, Prag dışındaki yerleşimlere gitmekte bulduk çareyi.
Ufak bir Noel pazarı.
Bu kadar klasik bir şehirde de modernizm boy vermeye başlamış. Teknolojinin, yeni gelişimlerin önlenmesi artık çok zor.
Meşhur kapısı. Önünde nöbet tutmadım ama göreceli bir boş halini yakalayabildim.
Şehrin kırmızı çatılarını oldum olası çok sevmişimdir.
Sokak arasından bir detay.
Şehirde en etkilendiğim yer Musevi Mezarlığı oldu.
Gestapo ile hiç ilgisi olmayan bu mezarlık, zamanında Musevilerin sadece buraya gömülmelerine izin verilmesi sonucu ortaya çıkmış.
20.000 Musevinin gömülü olduğu biliniyor. Yeterli alan olmadığından üst üste yığılmışlar.
Daha sonraları, Musevi cemaatleri tarafından mezar taşları ortaya çıkarılmış.
Kırık dökük yüzlerce mezar taşı oraya buraya serpiştirilmiş.
Ziyaretçiler, geldiklerini anlatmak için minik taşlar bırakmışlar.
Gerçekten de çok etkileyiciydi.
Yaşam devam ediyor.
İlk gelişimde bir türlü göremediğim "Dans Eden Binalar".
Bir kapı detayı.
Sert Prag'lılardan beklenmeyecek hoşluklar da çıkmış.
Avrupa'nın bu Siyah Kuğusunda toplam 3 gün kaldık, ama ancak 1.5 günü şehirde geçirebildik. Dönüş günü geldiğinde arkadaşım da ben de geri döneceğimiz için çok mutluyduk. Prag ikimiz için de bitti. Belki de yanlış zamanda gittik, ama söylenen şehrin Şubat ayı hariç hep çok kalabalık olduğu.
Diğer yazıma kadar iyi kalın, sağlıkta kalın.