Varşova öyledir, böyledir; kalitelidir, moderndir, geniş bulvarları, çeşmeleri, büyük meydanları ve Chopin'in kalbinin gömüldüğü/saklandığı kilisesi ile muhteşemdir. Falan filan....
Orada bir de Yahudi Gettosu mevcutmuş. Şehrin tam ortasında kurulmuş bir "Bekleme Odası" varmış. Her gün aynı saatte hareket eden ve 3.5 saat sonra toplama kampında duran bir ölüm treni de varmış. 1942 ila 1943 yılları arasında 300.000 Yahudi'nin katledildiği bir facia söz konusu.
Gidenler hakkında hiç bir yazılı kayıt yok. Trenden iner inmez istikamet doğrudan gaz odaları olmuş. Hiç bir ayırıma gerek duymadan...
Şehrin ortasında kuzeyden güneye doğru ilerleyerek yükselen kırmızı kiremitten bir duvar var. Karşı apartmanda oturan Yahudi dostun, komşun o duvarın arkasında kalıp ortadan kaybolduğunda sorgulamayan, nedenini merak etmeyen - belki eden ama savaş korkusundan, kendi ailesinin geleceğini düşünmek zorunda kaldığından susmak zorunda kalan insanlar da var.
"Var" fiilini özellikle bu kadar çok kullandım; kolayıma geldiği için değil.
Güzel Varşova, seni en çok Getto ile anacağım.
Ölüm trenine binip yitip gidenler hakkında hiç bir yazılı belge olmadığından, bilinen, en çok kullanılan, en az kullanılan isimler A'dan Z'ye tek tek taşın üstüne işlenmiş.
Raylar halen duruyor. Tam o noktadan insanları trene bindirdiklerinden "Bekleme Odası" deniliyormuş.
2 yıl boyunca 300.000 kişi her gün tek trenle toplama kampına taşınıp öldürülmüş (bu cümleyi 2ci kez kullandığımın bilincindeyim).
Soykırım Anıtı, şehrin başka bir alanda Soykırım Müzesi'yle birlikte yer alıyor. Etkileyici 2 yapı.
Müzenin kapısı İbrani alfabesinin ilk harfi olarak tasarlanmış; her şeyin başlangıcı, yeniden başlangıç anlamında kullanılmış. Güzel ve etkileyici.
Vakit darlığından gezemedik maalesef.
Aynı alanda yer alan bu heykel Karski adında üst düzey bir Polonyalı'ya ait. Savaşın ortalarında olup bitenin farkına varıp ABD'ye gidip orada yetkililere durumu anlatmaya çalışmış. Gelin, bu katliamı durdurun, toplama kamplarını bombalayın demiş. Dediklerinin tek kelimesine bile inanmamışlar!!!
Her yıl yapılan anma toplantılarına ait fotoğraf sergisi de can alıcıydı.
Günümüzde Getto duvarlarından sadece bir parça ayakta kalmış. Onu da, soykırımdan kurtulan bir adamın ölene kadar 7/24 başında nöbet tutmasına borçluyuz.
Bu bölgeyi gezerken sessiz olmamız konusunda uyarıldık. Saygıdan sandık, meğer etrafta oturanları rahatsız etmemek içinmiş!!! Hayat devam ediyor anlayacağınız....
Bunun dışında Varşova çok güzel bir şehir.
Orada bir de Yahudi Gettosu mevcutmuş. Şehrin tam ortasında kurulmuş bir "Bekleme Odası" varmış. Her gün aynı saatte hareket eden ve 3.5 saat sonra toplama kampında duran bir ölüm treni de varmış. 1942 ila 1943 yılları arasında 300.000 Yahudi'nin katledildiği bir facia söz konusu.
Gidenler hakkında hiç bir yazılı kayıt yok. Trenden iner inmez istikamet doğrudan gaz odaları olmuş. Hiç bir ayırıma gerek duymadan...
Şehrin ortasında kuzeyden güneye doğru ilerleyerek yükselen kırmızı kiremitten bir duvar var. Karşı apartmanda oturan Yahudi dostun, komşun o duvarın arkasında kalıp ortadan kaybolduğunda sorgulamayan, nedenini merak etmeyen - belki eden ama savaş korkusundan, kendi ailesinin geleceğini düşünmek zorunda kaldığından susmak zorunda kalan insanlar da var.
"Var" fiilini özellikle bu kadar çok kullandım; kolayıma geldiği için değil.
Güzel Varşova, seni en çok Getto ile anacağım.
Ölüm trenine binip yitip gidenler hakkında hiç bir yazılı belge olmadığından, bilinen, en çok kullanılan, en az kullanılan isimler A'dan Z'ye tek tek taşın üstüne işlenmiş.
Raylar halen duruyor. Tam o noktadan insanları trene bindirdiklerinden "Bekleme Odası" deniliyormuş.
2 yıl boyunca 300.000 kişi her gün tek trenle toplama kampına taşınıp öldürülmüş (bu cümleyi 2ci kez kullandığımın bilincindeyim).
Müzenin kapısı İbrani alfabesinin ilk harfi olarak tasarlanmış; her şeyin başlangıcı, yeniden başlangıç anlamında kullanılmış. Güzel ve etkileyici.
Vakit darlığından gezemedik maalesef.
Aynı alanda yer alan bu heykel Karski adında üst düzey bir Polonyalı'ya ait. Savaşın ortalarında olup bitenin farkına varıp ABD'ye gidip orada yetkililere durumu anlatmaya çalışmış. Gelin, bu katliamı durdurun, toplama kamplarını bombalayın demiş. Dediklerinin tek kelimesine bile inanmamışlar!!!
Her yıl yapılan anma toplantılarına ait fotoğraf sergisi de can alıcıydı.
Günümüzde Getto duvarlarından sadece bir parça ayakta kalmış. Onu da, soykırımdan kurtulan bir adamın ölene kadar 7/24 başında nöbet tutmasına borçluyuz.
Bu bölgeyi gezerken sessiz olmamız konusunda uyarıldık. Saygıdan sandık, meğer etrafta oturanları rahatsız etmemek içinmiş!!! Hayat devam ediyor anlayacağınız....
Bunun dışında Varşova çok güzel bir şehir.